29 Kasım 2007 Perşembe

İSLÂM'DA GÜZEL GEÇİNME ADABI

İslâm dini, insanların dayanışmasına, birbiriyle görüşüp konuşmalarına, toplum halinde medeniyet üzere yaşamalarına büyük önem vermiştir. Müslümanların birbirleriyle geçinmelerinde samimiyet, tevazu, sadelik, zorlanmama, karşılıklı yardım, nezaket,
saygı, sevgi ve hayırseverlik bir esastır.


Muhammed b. Haris rivayet ediyor: Cebrail Hz. Peygamber'e gelerek,
"Ey Muhammed, sana bir âyet-i kerîme getirdim ki dünya ve âhiret saadetine vesile olacak güzel ahlâkı içinde toplamaktadır" dedi.
"(Resulüm!) Af yolunu tut, iyilikle emret ve câhillerden yüz çevir."47 Bu âyet nazil olunca Resûllullah (s.a.v), Cebrail'e bu âyet hakkında biraz açıklama yapmasını istedi. O
da Allah'a sorayım da cevabını getiririm, deyip gitti. Bir müddet sonra gelerek,
"Ey Muhammed, Rabb'in emrediyor ki senden ilgiyi kesene sen git, sana vermeyene sen ver, sana zulmedeni sen affet"48 buyurdu.
Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Cennetin yüksek derecelerine kavuşmak isteyen, kendisine saygısızlık yapana yumuşak davransın; zulmedeni affetsin, malını esirgeyene ihsanda bulunsun, kendisinden ilişkisini kesen akrabasını gözetsin."49
Bir keresinde Hasan-ı Basrî'ye (r.a) Allah Resûlü'nün (s.a.v), "İnsanlara güzel ahlâkla davran"50 hadisiyle işaret ettiği güzel huyun ne olduğu sorulunca o şu cevabı vermiştir:
"Güzel ahlâk, cömertlik, bağışlamak ve eziyetlere katlanmaktır." 51
Hz. İsâ (a.s) şöyle demiştir: "Düşük bir adamın bayağı bir sözüne katlanana on iyilik yazılır."
Hz. Ali de (r.a) şöyle demiştir: "Düşük bir adamın çirkin bir sözünü duyduğunda, cevap verme; çünkü onun yanında senin yerine cevap verecek kardeşler (yazıcı melekler) vardır."
Ömer b. Abdülaziz (r.a) şöyle derdi: "Aman herhangi bir şekilde sana haksızlık yapana veya sövene karşılık verme, çünkü o yapacağını bir kere yapmıştır. Sen içinde kin besleyip olayı her hatırladığında kendisine belâ okursan hakkını fazlasıyla almış olacağın gibi borçlu duruma
da düşersin!"52
Büyüklerden İbn Vefa Ali b. Muhammed (k.s) şöyle demiştir:
"Eğer bir kimse sana kaba ve ağır muamele ederse, sakın sen, onun içinde bulunduğu aşağı dereceye düşüp de aynı şekilde muamele etme. Bilakis, sen şerefli kimseye yakışan sıfatlarla muamele etmeye gayret göster. Çünkü Allah Teâlâ, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurmuştur:
"De ki herkes bulunduğu hal ve fıtrata göre iş yapar. Kimin daha doğru yolda olduğunu en iyi Rabb'in bilir."53
Hz. Ömer (r.a) der ki: "İnsanlara güzel ahlâk ile muamele ediniz. Fakat onların kötü işlerinden uzak durunuz."
Hz. Ali de (r.a) şöyle derdi: "İnsanlarla öyle iyi geçininiz ki ölümünüze düşmanlarınız bile ağlasın."
Şeyh Sa'dî-i Şîrâzî (k.s) ne güzel söylemiş: "Bana kötü söz söyledin, ben ise bunu hoş karşıladım. Cenâb-ı Hak seni affetsin. Şeker yiyen dudaklara acı cevap yakışır mı hiç!"

47 A'râf 7/199.
48 ibn Ebü'd-Dünya, Mekârimü'l-Ahlâk, nr. 25; Kâdî iyâz, eş-Şifâ, 1/80; Bursevî, Rûhu'l-Beyân, 3/298; Mâverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dtn, s. 645.
49 Münzirî, et-Tergîb ve't-Terhib, 3/419; Azîzî, Sirâcü'l-Münîr alâ Câmiu's-Sagîr, 3/36.
50 Tirmizî, Birr, 55 (nr. 1987); Dârimî, Rikâk, 74 (nr. 2794); Beyhakî, Şuabü'limân, nr. 8023; Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, nr. 82.

51 Şa'rânî, Tenbîhü'l-Muğterrîn, s. 198 (Dımaşk 2001).
52 Şa'rânî, Tenbîhü'l-Muğterrîn, s. 324.
53 Isrâ 17/84.

Hiç yorum yok: